Hocam dedi, telefonunuzda feysbukta bir
resme bakabilir miyim? Sesi tanıdık değildi, daha ben ne olduğunu
anlamadan, ekledi; bugün kapalıya iadem var! Simasını
hatırlıyordum, adını hatırlayamamıştım ama, samimi olduğum
hükümlü çocuklardan biri değildi. İstediği şeyin, kurum
kurallarına aykırı oluşu umurunda değildi... Tereddüt etmedim,
uzattım telefonu, sizin feysinizden bakabilir miyiz hocam dedi? Tabi
dedim, feysime girip, tekrar uzattım telefonu. Yaklaşık iki üç
dakika kadar uğraştı, arama kısmına bir şeyler yazıyor,
siliyor, tekrar yazıyordu...Hocam bir de siz deneyin deyip, bana
uzattı, söylediği ismi girdim. Hayır hocam dedi, bunlardan hiç
biri değil, sağolun deyip, çıktı odadan... Yemekten sonra, kurum
binasının hemen yanındaki gölgede, diğer çocuklarla sohbet
ederken, çıka geldi, hocam dedi tekrar deneyebilir miyiz, bu sefer
benim feysimden deneyelim! Açık alanda, herkesin içinde istemesi,
külli yasaktı. İkiletmedim, oturdu yanı başıma, defalarca
denedi, yine olmadı, hocam siz deneyin denedi, hep aynı uyarı; ya
şifre ya kullanıcı adı yanlış! Hızlı adımlarla ayrıldı
yanımdan, bir iki dakika sonra yine geldi, hocam dedi, telefon
etmeye gitmiştim, elinde bir kağıt parçasının üzerinde bir
şeyler yazılıydı, denedik defalarca, olmadı bir türlü...
Öğleden sonra çocuklarla voleybol
oynayacaktık, odama çekilmiştim! Hocam diyerek girdi içeri, bu
sefer tamam, bir kez daha deneyebilir miyiz? Söylediği ismi girdim
arama kısmına, hocam işte bu dedi heyecanla! Oğlum dedim, bu
resim, biraz önce de çıkmıştı zaten. Hocam dedi, profil
fotoğrafını değiştirmiş, tanıyamadım, iki buçuk yıl oldu
görmeyeli...Sadece iki fotoğraf vardı, baktığı feys sayfasında,
dakikalarca düşürmedi elinden telefonu, kah resmi küçültüyor,
kah büyültüyor, baktıkça bakası geliyordu sanki... Sağolun
hocam dedi, başka hiçbir şey söylemeden çıktı kapıdan,
yine... Bugün menüde voleybol vardı, kapalı spor salonuna inip,
voleybol oynamaya başlamıştık ki, ilk setin ortalarıydı, bu
sefer salona geldi. Hocam dedim, fotoğraflara tekrar bakabilir
miyim? Durdurdum oyunu, feysime girip, verdim telefonu, ama dedim,
sakın bir yerlere bir şeyler yazma ama! Tabi hocam dedim, aldı
telefonu, geçti kenara, yaklaşık beş dakika sonra getirdi
telefonu, sağolun demeyi yine ihmal etmedi. Neyse, iki voleybol
katili de bizim takıma düştüğü için kaybettiğimiz maç
sonrası, odamda daha yeni yeni soluklanmışken, tekrar odama girdi,
daha rahat daha keyifli görünüyordu... Hocam dedi, yine bakabilir
miyim? Belliydi, bu sefer sadece bakmaya gelmemişti, anlatmaya
gelmişti... Anlattı hikayesini, hocam dedi, iki buçuk yıldır
görüşmüyoruz dedi, en son ne zaman yüz yüze geldiniz dedim, hiç
dedi! Nasıl yani dedim, oturup bir çay içmediniz mi? Hayır hocam
dedi, hiç yüz yüze gelmedik... Neden dedim, hocam dedi, iki buçuk
yıldır içerideyim. İyi ama, izin kullandığında gitmedin mi
yanına dedim? Olmadı hocam dedi, bir türlü olmadı, bir şeyler
oldu, olmadı işte! Fotoğrafı var mı dedim? Yok dedi! Senin onda
var mı dedim? Yeni gönderdim dedi, bir arkadaşıma gönderdim, o
da, ona verecek dedi... Kapalıya iadem çıkmasaydı, yakında izne
çıkacaktım, o zaman görürdüm belki... Yaşadığı yeri,
babasını, okulunu, abisini, nasıl tanıştıklarını, neler
olduğunu anlattı uzun uzun... Hocam dedi, onu gördüm ya,
fotoğraftada olsa, bu bana yeter dedi. Ne kadar cezan kaldı dedim,
bir buçuk yıl kadar dedi. Korkuyorum dedi, bu bir buçuk yıl geçer
geçmesine de, sonrasında yine bir şeyler olur, onu yine göremem
diye...
Sağolun hocam dedi, yavaşça kalkıp,
çıktı kapıdan...
Bazen gormemek en iyisi, tebessum tadinda, ah tadinda, tam kivaminda. Insaniglunun fitratinda var guzel olani eline yuzune bulastirmaya. Olsun oyle, kalsin boyle cunku zaman her guzel duygunun aleyhine. Bu arada, bir hocadan diger hocaya, ogrenciletin ile iliskine eyvallah !
YanıtlaSilCan yaksa da, ya da can okşasa da, yüzleşmeye sınanmaya inanırım;çoğu zaman, dediğiniz gibi, aleyhte olacağını bile bile... Eyvallah.
YanıtlaSil