18 Ağustos 2017 Cuma

hamarat


 Kimi zaman yüzüne hüzün, kimi zaman tebessüm dağılabilir elbette! Kimi zaman korkak, kimi zaman cesur: kimi zaman merhamet, kimi zaman nefret bürüyebilir içini, bürümelidir de... Kimi zaman yazar, kimi zaman çizer, kimi zaman siler, kimi zaman unutulan, kimi zaman unutan... Kimi zaman uçmalı, kimi zaman çakılmalı; amenna... Biri sarmalı yaralarını, birileri kanatmalı, üfleyen az, kaşıyan çok olmalı... Kimi zaman az konuşmalı, kimi zaman az susmalı... Kimi zaman lep demeden Çorum, kimi zaman anlamayana davul zurna az olmalı... Kimi zaman yirmi otuz kırk yaşında olmalı, hayıflanmalı, kimi zaman kendine, kimi zaman herkese, her şeye kızmalı, öfkelenmeli, sevmeli, sevilmeli, incinmeli, incitmeli, küfretmeli, dilini ısırmalı, dişini sıkmalı, gözlerini kaçırmalı, içine içine bakmalı... Kimi zaman az, kimi zaman çok, kimi zaman can, kimi zaman çor olmalı... Üşengeç, utangaç, sarsak, sakar, tembel, hımbıl, titiz, dakik, saçları kimi zaman uzun, kimi zaman kısa, kimi zaman siyahı, kimi zaman beyazı çok, kimi zaman umudu az, kimi zaman iştahı çok, kimi zaman çay bardağı, kimi zaman  kahve fincanı... İşi olmalı, işsiz olmalı, işini sevmeli, nefret etmeli, gıcık olmalı, uyuz olmalı, hayran olmalı, buz olmalı, ateş olmalı, şeker olmalı, ağu olmalı, gıcık etmeli, uyuz etmeli, kapıyı çarpmalı, süzülür gibi çıkmalı, hata yapmalı, pişman olmalı, boyunu aşmalı, haddini taşmalı, tevazu bir paçasından, kibir diğerinden akmalı kimi zaman; vesaire vesaire...

Hepsinden olmalı elbette, hepsi olmalı... Aslını bilmeli ama; aslında, kim olduğunu bilmeli...

Şu, anlamama, anlatamama, anlaşılmama, yanlış anlaşılma meselesini de, o kadar da kafaya takmamalı... Ser dağınık olduktan sonra, sen hamarat olsan, ne fayda...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder